Öne çıkan

TDE 203 Orhon Türkçesi

Bu, gönderi alıntısıdır.

TDE 203 Orhon Türkçesi dersinin blog sayfasına hoşgeldiniz. Bu derste Orhon Türkçesinin Türkçenin tarihsel gelişimi içindeki yerini tanıtmak, dönemin fonetik, morfolojik ve söz varlığı yönünden özelliklerini öğretmek amaçlanmaktadır.  Dersi başarıyla tamamladığınız da siz de bu yetkinliğe ulaşacaksınız. Bu sayfada dersle ilgili faydalı paylaşımlar yapmayı amaçlamaktayız.

orkhun-39-900x505.jpg

Bilge Kağan Yazıtı

Bilge Kağan Yazıtı, Göktürk yazıtlarından biridir. Bilge Kağan Yazıtı (Kitâbesi),Moğolistan`da Orhon Irmağı yakınlarında bulunmaktadır. Bilge Kağan Yazıtı ile Kül Tigin Yazıtı arasındaki uzaklık bir kilometredir. İskandinav runik harflere benzeyen Köktürk yazısı ile yazılmıştır.

Bilge Kağan Yazıtı

Bilge Kağan YazıtıGöktürk yazıtlarından biridir. Bilge Kağan Yazıtı (Kitabesi), Moğolistan`da Orhon Irmağı yakınlarında bulunmaktadır. Bilge Kağan Yazıtı ile Kül Tigin Yazıtı arasındaki uzaklık bir kilometredir. İskandinav runik harflere benzeyen Köktürk yazısı ile yazılmıştır.

Yazıtın Ebatları ve Satır Sayısı

Bilge Kağan yazıtının yüksekliği 3.80 metredir. Doğu yüzünde 41 satır, güney ve kuzey yüzlerinde 15`er satır yer almaktadır. Böylece Türkçe yazılmış olan toplam satır sayısı 71`i bulmaktadır. Batı yüzünde ise Çince bir yazı yer almaktadır. Kuzey yüzünün ilk 8 satırı Kül Tigin Yazıtının güney yüzünde yer alan ilk 11 satır ile aynıdır. Ayrıca doğu yüzündeki ilk 24 satır ile Kül Tigin Yazıtının doğu yüzünde yer alan ilk 30 satır aynıdır.

Yazıt Hakkında

Bu yazıt, Kül Tigin Yazıtına oranla daha çok tahribat görmüştür. Bu nedenle metinler kesik ya da okunamaz durumdadır. Bu yazıtta konuşan Bilge Kağan`dır. Yazıt, 734 yılında ölen Bilge Kağan anısına, 735 yılında oğlu Tenri Kağan tarafından dikilmiştir. Yazıt, Bilge Kağan`ın yeğeni Yollug Tigin tarafından yazılmıştır.

Göktürk Yazıtlarını oluşturan Bilge Kağan Yazıtı 735 yılında dikilmiştir. Diğer iki yazıt ise Tonyukuk yazıtı(716) ve Kül (Köl) Tigin (732) yazıtıdır. Orjinal metinden günümüz Türkçesine çevrilen aşağıdaki metindeki cümlelerde, cümle yapısı büyük ölçüde korunmuştur. Metinde … ile çevrilen yerler taşlardaki tahribat nedeniyle okunamayan kısımları belirtmektedir.

Bilge Kağan Yazıtı metni

Doğu Yüzü

Tanrı gibi Tanrı yaratmış Türk Bilge Kağanı, sözüm: Babam Türk Bilge Kağanı … Sir, Dokuz Oğuz, İki Ediz çadırlı beyleri, milleti … Türk tanrısı … üzerinde kagan oturdum. Oturduğumda ölecek gibi düşünen Türk beyleri, milleti memnun olup sevinip, yere dikilmiş gözü yukarı baktı. Bu zamanda kendim oturup bunca ağır töreyi dört taraftaki … dim. Üstte mavi gök, altta yağız yer kılındıkta, ikisi arasında insan oğlu kılınmış. İnsan oğlunun üzerine ecdadım Bumın Kağan, İstemi Kağan oturmuş. Oturarak Türk milletinin ilini, töresini tutu vermiş, düzene soku vermiş. Dört taraf hep düşman imiş. Ordu sevk ederek dört taraftaki milleti hep almış, hep tabi kılmış. Başlıya baş eğdirmiş, dizliye dik çöktürmüş. Doğuda Kadırkan ormanına kadar, batıda Demir Kapıya kadar kondurmuş. İkisi arasında pek teşkilatsız Gök Türk’ü düzene sokarak öylece oturuyormuş. Bilgili kağan imiş, cesur kağan imiş. Buyruku bilgili imiş tabii, Cesur imiş tabii. Beyleri de milleti de doğru imiş. Onun için ili öylece tutmuş tabii. İli tutup töreyi düzenlemiş. Kendisi öylece vefat etmiş. Yasçı, ağlayıcı, doğuda gün doğusundan Bökli Çöllü halk, Çin, Tibet, Avar, Bizans, Kırgız, Üç Kurıkan, Otuz Tatar, Kıtay, Tatabı, bunca millet gelip ağlamış, yas tutmuş. Öyle ünlü kağan imiş. Ondan sonra küçük kardeşi kağan olmuş tabii, oğulları kağan olmuş tabii. Ondan sonra küçük kardeşi büyük kardeşi gibi kılınmamış olacak, oğlu babası gibi kılınmamış olacak. Bilgisiz kağan oturmuştur, kötü kağan oturmuştur. Buyruku da bilgisizmiş tabii, kötü imiş tabii. Beyleri, milleti ahenksiz olduğu için, aldatıcı olduğu için, Çin milleti hilekar ve sahtekar olduğu için, küçük kardeş ve büyük kardeşi birbirine düşürdüğü için, bey ve milleti karşılıklı çekiştirttiği için, Türk milleti il yaptığı ilini elden çıkarmış, kağan yaptığı kağanını kaybedivermiş. Çin milletine beylik erkek evladını kul kıldı, hanımlık kız evladını cariye kıldı. Türk beyler Türk adını bıraktı. Çinli beyler Çin adını tutarak, Çin kağanına itaat etmiş. Elli yıl işi gücü vermiş. Doğuda gün doğusunda Bökli kağana kadar ordu sevk edi vermiş. Batıda Demir Kapıya ordu sevk edi vermiş. Çin kağanına ilini, töresini alı vermiş. Türk halk kitlesi şöyle demiş: İlli millet idim, ilim şimdi hani, kime ili kazanıyorum der imiş. Kağanlı millet idim, kağanım hani, ne kağana işi, gücü veriyorum der imiş. Öyle diyip Çin kağanına düşman olmuş. Düşman olup, kendisini tanzim ve tertip edemediğinden, yine tabi olmuş. Bunca işi, gücü vermediğini düşünmeden, Türk milletini öldüreyim, kökünü kurutayım der imiş. Yok olmaya gidiyormuş. Yukarıda Türk Tanrısı, mukaddes yeri, suyu öyle tanzim etmiştir. Türk milleti yok olmasın diye, millet olsun diye, babam İltiriş kağanı, annem İlbilge Hatun’u göğün tepesinden tutup yukarı kaldırmıştır. Babam kağan on yedi erle dışarı çıkmış. Dışarı yürüyor diye ses işitip şehirdeki dağa çıkmış, dağdaki inmiş. Toplanıp yetmiş er olmuş. Tanrı kuvvet verdiği için, babam kağanın askeri kurt gibi imiş, düşmanı koyun gibi imiş. Doğuya batıya asker sevk edip toplamış, yığmış. Hepsi yedi yüz er olmuş. Yedi yüz er olup ilsizleşmiş, kağansızlaşmış milleti, cariye olmuş, kul olmuş milleti, Türk töresini bırakmış milleti, ecdadımın töresince yaratmış, yetiştirmiş. Tölis, Tarduş milletini orda tanzim etmiş. Yabguyu, şadı orda vermiş. Güneyde Çin milleti düşman imiş. Kuzeyde Baz Kağan, Dokuz Oğuz kavmi düşman imiş. Kırgız, Kurıkan, Otuz Tatar, Kıtay, Tatabı hep düşman imiş. Babam kağan bunca …. kırk yedi defa ordu sevk etmiş, yirmi savaş yapmış. Tanrı lutfettiği için illiyi ilsizletmiş, kağanlıyı kağansızlatmış, dizliye diz çöktürmüş, başlıya baş eğdirmiş. Babam kağan öylece ili, töreyi kazanıp, uçup gitmiş. Babam kağan için ilkin Baz kağanı balbal olarak dikmiş. Babam kağan uçtuğunda kendim sekiz yaşında kaldım. O töre üzerine amcam kağan oturdu. Oturarak Türk milletini tekrar tanzim etti, tekrar besledi. Fakiri zengin kıldı, azı çok kıldı. Amcam kağan oturduğunda kendim prens … Tanrı buyurduğu için ondört yaşımda Tarduş milleti üzerine şad oturdum. Amcam kağan ile doğuda Yeşil Nehir’e, Şantung ovasına kadar ordu sevk ettik. Batıda Demir Kapı’ya kadar ordu sevk ettik. Kögmen’i aşarak Kırgız ülkesine kadar ordu sevk ettik. Yekun olarak yirmi beş defa ordu sevk ettik, on üç defa savaştık. İlliyi ilsizleştirdik, kağanlıyı kağansızlaştırdık. Dizliye diz çöktürdük, başlıya baş eğdirdik. Türgiş kağanı Türk’üm, milletim idi. Bilmediği için, bize karşı yanlış hareket ettiği, ihanet ettiği için kağanı öldü, buyruku, beyleri de öldü. On Ok kavmi eziyet gördü. Ecdadımızın tutmuş olduğu yer, su sahipsiz kalmasın diye Az milletini tanzim ve tertip edip … Bars bey idi. Kağan adını burda biz verdik. Kız kardeşim prensesi verdik. Kendisi ihanet etti, kağanı öldü, milleti cariye, kul oldu. Kögmen’in yeri, suyu sahipsiz kalmasın diye Az, Kırgız milletini tanzim ve tertip edip geldik. Savaştık … ilini geri verdik. Doğuda Kadırkan ormanını aşarak milleti öyle kondurduk, öyle düzene soktuk. Batıda Kengü Tarbana kadar Türk milletini öyle kondurduk, öyle düzene soktuk. O zamanda kul kullu, cariye cariyeli olmuştu. Küçük kardeş büyük kardeşini bilmezdi, oğlu babasını bilmezdi. Öyle kazanılmış, öyle düzene sokulmuş ilimiz, töremiz vardı. Türk, Oğuz beyleri, milleti işit: Üstte gök basmasa, altta yer delinmese, Türk milleti, ilini, töreni kim bozabilecekti? Türk milleti, vazgeç, pişman ol! Disiplinsizliğinden dolayı, beslemiş olan kağanına, hür ve müstakil iyi iline karşı kendin hata ettin, kötü hale soktun. Silahlı nereden gelip dağıtarak gönderdi? Mızraklı nereden gelerek sürüp gönderdi? Mukaddes Ötüken ormanının milleti, gittin! Doğuya giden, gittin! Batıya giden, gittin! Gittiğin yerde hayrın şu olmalı: Kanın nehir gibi koştu. Kemiğin dağ gibi yattı. Beylik erkek evladını kul kıldın. Hanımlık kız evladını cariye kıldın. O bilmemenden dolayı, kötülüğün yüzünden amcam kağan uçup gitti. Önce Kırgız kağanını balbal olarak diktim. Türk milletinin adı sanı yok olmasın diye, babam kağanı, annem hatunu yükselten Tanrı, il veren Tanrı, Türk milletinin adı sanı yok olmasın diye, kendimi o Tanrı kağan oturttu tabii. Varlıklı, zengin millet üzerine oturmadım. İçte aşsız, dışta elbisesiz; düşkün, perişan millet üzerine oturdum. Küçük kardeşim Kül Tigin, iki şad, küçük kardeşim Kül Tigin ile konuştuk. Babamızın, amcamızın kazanmış olduğu milletin adı sanı yok olmasın diye Türk milleti için gece uyuyamadım, gündüz oturmadım. Küçük kardeşim Kül Tigin ile, iki şad ile öle yite kazandım. Öyle kazanıp bütün milleti ateş, su kılmadım. Ben kendim kağan oturduğumdan her yere gitmiş olan millet yaya olarak, çıplak olarak, öle yite geri geldi. Milleti besleyeyim diye kuzeyde Oğuz kavmine doğru; doğuda Kıtay, Tatabı kavmine doğru; güneyde Çine doğru on iki defa ordu sevk ettim … savaştım. Ondan sonra Tanrı buyurduğu için, devletim, kısmetim var olduğu için, ölecek milleti diriltip besledim. Çıplak milleti elbiseli kıldım. Fakir milleti zengin kıldım. Az milleti çok kıldım. Değerli illiden, değerli kağanlıdan daha iyi kıldım. Dört taraftaki milleti hep tabi kıldım, düşmansız kıldım. Hep bana itaat etti. Onyedi yaşımda Tanguta doğru ordu sevk ettim. Tangut milletini bozdum. Oğlunu, karısını, at sürüsünü, servetini orda aldım. Onsekiz yaşımda Altı Çub Soğdaka doğru ordu sevk ettim. Milleti orda bozdum. Çinli Ong vali, elli bin asker geldi. Iduk Başta savaştım. O orduyu orda yok ettim. Yirmi yaşımda, Basmıl Iduk Kut soyumdan olan kavim idi, kervan göndermiyor diye ordu sevk ettim. K … m tabi kıldım, malını çevirip getirdim. Yirmi iki yaşımda Çin’e doğru ordu sevk ettim. Çaça general, seksen bin asker ile savaştım. Askerini orda öldürdüm. Yirmi altı yaşımda Çik kavmi Kırgız ile beraber düşman oldu. Kemi geçerek Çike doğru ordu sevk ettim. Örpende savaştım. Askerini mızrakladım. Az milletini aldım … tabi kıldım. Yirmi yedi yaşımda Kırgız’a doğru ordu sevk ettim. Mızrak batımı karı söküp, Kögmen ormanını aşarak yürüyüp Kırgız kavmini uykuda bastım. Kağanı ile Songa ormanında savaştım. Kağanını öldürdüm, ilini orda aldım. O yılda Türgiş’e doğru Altın ormanını aşarak İrtiş nehrini geçip yürüdüm. Türgiş kavmini uykuda bastım. Türgiş kağanının ordusu ateş gibi, fırtına gibi geldi. Bolçu’da savaştık. Kağanını, yabgusunu, şadını orda öldürdüm. İlini orda aldım. Otuz yaşımda Beş Balıka doğru ordu sevk ettim. Altı defa savaştım … askerini hep öldürdüm. Onun içindeki ne kadar insan … yok olacaktı … çağırmak için geldi. Beş Balık onun için kurtuldu. Otuzbir yaşımda Karluk milleti sıkıntısız, hür ve serbest iken, düşman oldu. Tamag Iduk Başta savaştım. Karluk milletini öldürdüm, orda aldım … Basmıl kara … Karluk milleti toplanıp geldi … m, öldürdüm. Dokuz Oğuz benim milletim idi. Gök, yer bulandığı için, ödüne kıskançlık değdiği için düşman oldu. Bir yılda dört defa savaştım: En önce Togu Balık!ta savaştım. Togla nehrini yüzdürerek geçip ordusu … İkinci olarak Andırgu’da savaştım. Askerini mızrakladım … Üçüncü olarak Çuş başında savaştım. Türk milleti ayak titretti, perişan olacaktı. İlerleyip yayarak gelen ordusunu püskürttüm. Çok ölecek orda dirildi. Orda Tongra yiğiti bir boyu Tonga Tigin mateminde çevirip vurdum. Dördüncü olarak Ezginti Kadız’da savaştım. Askerini orda mızrakladım, yıprattım …yıprat … Otuziki yaşımda Amgı kalesinde kışladıkta kıtlık oldu. İlk baharında Oğuz’a doğru ordu sevk ettim. İlk ordu dışarı çıkmıştı, ikinci ordu merkezde idi. Üç Oğuz ordusu basıp geldi. Yaya, kötü oldu diyip yenmek için geldi. Bir kısım ordusu evi barkı yağma etmek için gitti, bir kısım ordusu savaşmak için geldi. Biz az idik, kötü durumda idik. Oğuz … düşman … Tanrı kuvvet verdiği için orda mızrakladım, dağıttım. Tanrı bahşettiği için, ben kazandığım için Türk milleti kazanmıştır. Ben küçük kardeşimle beraber böyle başa geçip kazanmasam Türk milleti ölecekti, yok olacaktı. Türk beyleri, milleti, böyle düşünün, böyle bilin! Oğuz kavmi … göndermeden, diye ordu sevk ettim. Evini barkını bozdum. Oğuz kavmi Dokuz Tatar ile toplanıp geldi. Aguda iki büyük savaş yaptım. Ordusunu bozdum. İlini orda aldım. Öyle kazanıp … Tanrı buyurduğu için otuzüç yaşımda … idi. Seçkin, muhterem, güç beslemiş olan, kahraman kağanına ihanet etti. Üstte Tanrı, mukaddes yer, su, amcam kağanın devleti kabul etmedi olacak. Dokuz Oğuz kavmi yerini, suyunu terk edip Çin’e doğru gitti. Çin … bu yere geldi. Besleyeyim diye düşünüp … millet …. suçla … güneyde Çin’de adı sanı yok oldu. Bu yerde bana kul oldu. Ben kendim kağan oturduğum için Türk milletini … kılmadım. İli, töreyi çok iyi kazandım … toplanıp … orda savaştım. Askerini mızrakladım. Teslim olan teslim oldu, millet oldu; Ölen öldü. Selengadan aşağıya yürüyerek Kargan vadisinde evini, barkını orda bozdum … ormana çıktı. Uygur valisi yüz kadar askerle doğuya kaçıp gitti …… Türk milleti aç idi. O at sürüsünü alıp besledim. Otuz dört yaşımda Oğuz kaçıp Çin’e girdi. Eseflenip ordu sevk ettim. Hiddetle .., oğlunu, karısını orda aldım. İki valili millet ….. Tatabı milleti Çin kağanına itaat etti. Elçisi, iyi sözü, niyazı gelmiyor diye yazın ordu sevk ettim. Milleti orda bozdum. At sürüsünü … askeri toplanıp geldi. Kadırkan ormanına kon … yerine doğru, suyuna doşru kondu. Güneyde Karluk milletine doşru ordu sevk et diyip Tudun Yamtarı gönderdim, gitti … Karluk valisi yok olmuş, küçük kardeşi bir kaleye … kervanı koşmadı. Onu korkutayım diyip ordu sevk ettim. Koruyucu iki üç kişi ile beraber kaçıp gitti. Halk kütlesi kağanım geldi diyip övdü … ad verdim. Küçük adlı … 

Köktürk (Orhon) Alfabesi

Göktürk alfabesi, Göktürkler tarafından kullanılmış olan bir alfabedir. Köktürk alfabesi olarak da adlandırılır. Alfabenin en son şekliyle kullanıldığı yazıtlar Orhun yazıtları olduğu için, Orhun alfabesi adı ile de anılır. Alfabeyi kullanan topluluklar ise Göktürkler, Hunlar, Kırgızlar ve Uygurlar olarak görülmektedir. Avrupa’ya göç eden bazı Türk boyları tarafından da kullanıldığı bilinmektedir. Hatta 16. Yüzyıl dönemine kadar Macaristan’da Sekeller olarak adlandırılan toplum tarafından kullanıldığı bilinmektedir.

Göktürk alfabesinin kökeni konusunda yapılan tartışmalar ise sümektedir. Ama öne çıkan görüşler, diğer alfabelerde olduğu gibi Türkler tarafından çok kullanılan, önemli olan nesnelerin resimlerinden türetildiği şeklindedir. Örneğin ‘oq’ ya da ‘ok’ olarak okunan ve aşağı doğru bir ok işaretini andıran harfin yani14px-Old_turkic_letter_OQharfinin, Türkler için çok önemli olan ok nesnesinin kullanımına bağlı olarak türetildiği düşünülmektedir.14px-Old_turkic_letter_Y1harfi de kalın ünlülerle beraber ‘y’ sesini vermek için kullanılır ve yay kelimesinden türediği düşünülmektedir. Yani Türkler için çok önemli olan yay ve ok nesneleri, alfabedeki harflerin oluşturulmasında yararlanılan nesneler olmuştur. Bir diğer görüş ise Göktürk alfabesinin Soğd alfabesinden esinlenerek oluşturulduğu şeklindedir ama bunu destekleyen herhangi bir kanıt bulunmamaktadır.